Total Pageviews

You can replace this text by going to "Layout" and then "Page Elements" section. Edit " About "

Cümlenin Temel Öğeleri.

Evet arkadaşlar,
Ben Yasin Evran olarak bugün size Türkçe Dersi : Cümlenin Temel Öğeleri adlı slaytımızı paylaşıcagım.

İNDİRME Linki : 

http://www.filedropper.com/cmlenneleryeni


Ulaşım : www.facebook.com/Yasin.Evran44
Msn : infinity_ward09@hotmail.com


ßyHaCKeR

Category:

[Konu Anlatım] Fiilimsiler - Eylemsiler, Çeşitleri Ve Fiilimsilerin Özellikleri


Eylemleri “zarf, ad, sıfat” olarak kullanmamıza yararlar.
Eylemlerin kullanılış alanlarını genişletirler.
Eylemlere getirilen bir takım eklerle yapılır.
Eylemden türemeleri şarttır.
Eylem kökenli olmasına karşın ad, önad, belirteç gibi kullanılan sözcüklerdir.
Kullanıldıkları cümlelerde birer yan cümlecik oluştururlar.
Kişi kavramı yoktur. Bu yüzden eylem gibi çekimlenemezler.

    İSİM/AD-FİİL(EYLEMLİKLER/MASTAR)
Eylemin adıdır.
Eylemleri ad olarak kullanabilmemizi sağlarlar.
Yarı ad yarı eylemdirler.
“ma-ış-mak” ekleriyle adlaştırılırlar.
    Örn:
                Bu gid iyi değil.
                Yürümek insanları dinlendirebilir.
                Çok yemek iyi değildir.
                Dipteki ölülerin fısıl fısıl konuşmalarını dinledim.

*Uyarı: Eylemi olumsuz yapan “-me, -ma” ile eylemi adlaştıran “-me, -ma” karıştırılmamalı. Bunu cümledeki kullanılışına ve vurgusuna bakarak anlayabiliriz.
    Örn:
                Onu okuma demedim ki… (olumsuz)
                Vurgulu okuma her zaman güzeldir. (eylemlik)

    SIFAT-FİİL(ORTAÇ)
Eylemleri önad olarak kullanabilmemizi sağlayan eklerle oluşturulur.
Yarı sıfat yarı eylemdirler.
“an-ası-mez-ar-dik-ecek-miş” eklerinin eyleme getirilmesiyle oluşur.
    Örn:
                Bize bakan adam bu adam değil.
                Öpülesi elleri var.
                Saygı göstermez kişilerden uzak durmalı.
                Koşar adım yürüyün.
                Tanıdık insanlarla gezerdi.
                Onu doyuracak parası kalmadı.
                Çürümüş meyveyi satmazdı.

Uyarı: “r, ecek, dık, mış” ekleri cümle kurallı cümlede cümlenin yüklemi oluyorlarsa zaman eki olarak kullanılmışlardır.
    Örn:
                O da kitap okur.
                Ahmet, yarın gelecek.
                Onları biz de tanıdık.
                O da bu ülkeyi görmüş.
        Eğer bir adın önüne gelerek adın özelliğini veriyorlarsa ortaçtırlar.
    Örn:
                Okur insanlar arasında kaldık.
                Gelecek adamları salona alın.
                Tanıdık yüzlerle karşılaştık.
                Görmüş insanlardan zarar gelmez.

    BAĞ-FİİL(ZARF-FİİL/ULAÇ)
Eylemleri zarf/belirteç olarak kullanabilmemizi sağlayan eklerle oluşturulur.
*Yüklemi zaman ve durum yönünden etkileyen sözcüklerdir.
Yarı zarf yarı eylem olan sözcüklerdir.
*Çok çeşitli ekleri vardır. Bu kadar eki akılda tutmak yerine:
    1.   zarfları bulmak için eyleme sorular sormalı,
    2. sorunun yanıtı olan zarfın eylemden türeyip türemediğine bakılmalı.
    Örn:
                Buğday başak verince, orak pahaya çıkar.
                Sen gelmeden işleri bitirdi.
                Konuşa konuşa yanımızdan geçtiler.
                Konuşarak yanımızdan geçtiler.
                Bile bile yalanına inandı.
                Sen giderken biz geliyorduk.
                Güldükçe gülesi artıyordu.
                O evden ayrılalı üç yıl oldu. (başlangıç
                Bu kitabı okuyalı düşüncesi değişti.zamanı)
                Öğretmen eylemsiler konusunu anlatıp bitirdi. Öğrencilere dönereksorunuz var mı dedi.

Category:

[Konu Anlatım] ANlatım Bozuklukları Ve Özellikleri.


ANLATIM BOZUKLUKLARI VE ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIM

KONUYA BAŞLAMADAN ÖNCE!!!:
Anlatım Bozuklukları Konusunda başarılı olmak için bu konuyla ilgili çözebildiğimiz kadar soru çözmek en iyisi……….

Dilin en önemli görevi onu kullanan insanlar arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. Söylenmek istenen her şey; açık, yalın ve anlaşılır biçimde dile getirilmelidir. İyi bir cümlede kelimeler yerli yerinde kullanılmalı, gereksiz kelimelere yer verilmemeli, anlatılmak istenenin dışında bir anlam çıkarılmasına mahal verilmemelidir. Eğer konuşmada ve yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yoksa ortada bir anlatım bozukluğu var demektir. Günlük konuşmalarımızda hâliyle anlatım bozuklukları yapılacaktır. Bunlar toplumdaki yerimize ve aldığımız eğitime bakılarak hoş görülür ya da görülmez. Ama yazılı anlatımda bu bozukluklar asla affedilemez. Çünkü yazı dili kültür dilidir. Kültür, bu ifade sayesinde kalıcılaşır. Eğer bu ifadede de bozukluklara yer verilirse insanlar arasında hem anlaşma eksikliği ortaya çıkar hem de farklı anlaşma yolları bulunur: “…dermişim”, “…falan”, “…yok böyle bir şey”, “Kolum iptal oldu” vb.

Konuyla ilgili olarak Feyza Hepçilingirler’in Türkçe “Off” ve Dedim: “Ah” adlı kitaplarını tavsiye ederim.

Şimdi en çok karşılaştığımız anlatım bozukluklarını başlıklar hâlinde ve örneklerle görelim:

Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması
Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.

Anlamı zaten diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması
Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.
Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.
Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.
Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.

Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.
Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.
Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.
Küçük kızın saçları hayli büyümüş.
Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.
Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.
Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur.
Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.
Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu.
Elindeki bıçağı vücuduna batırmış.
Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur.
Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?

Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması.
Kesinlikle yarın gelebilirler.
Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı
Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.

Eklerin yanlış kullanımı
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.
Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.
Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.
Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan çocuklardır.
Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.

Özne-yüklem uyumsuzluğu: Farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanması.
Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.      
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.
Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.              
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.

Nesne-yüklem uyumsuzluğu: Nesne eksikliği
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.
Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?
Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.
Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.

Tümleç yanlışları
Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.
Duvarları kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?

Düşünme ve mantık hataları
Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.
Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.
Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.
Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.

Fiilin veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması
Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.
Bazı yiyecekler sağlı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.
Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
Ekşiyi az, acıyı ise hiç sevmezdi.
Gerekli yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.
Çorbaya biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.
Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.
Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Çok az veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.

Tamlama yanlışları
Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.
Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.
Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.
Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.
Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.
Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.

Kelimelerin yanlış yerde kullanılması
Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.
İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.
İzinsiz inşaata girilmez.

Birleşik cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk
Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.
Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.
Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.

Category:

O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ MÜ ?


Planlı Yazma derslerinin sonunda size ödev olarak verdiğim "köy hayatı" konulu kompozisyonu ben de yazmayı denedim. Mümkün olduğunca size anlattığım kurallara sadık kalarak yazmaya çalıştığım kompozisyonu örnek olması için buraya ekliyorum. Bu yazıyı dikkatlice okuyarak kendi yazdığınız kompozisyonlarla kıyaslayınız. İyi okumalar.

O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ MÜ?

    En son ne zaman bir köye gittiğimi hatırlamıyorum. Ama şehrin kalabalıklarının üzerime üzerime geldiği şu günlerde dingin bir köy hayatını özlemiyor değilim.
    
    Teknolojiye bağımlı hale gelmiş insan için köy hayatı ilk bakışta pek iç açıcı gelmeyebilir. Hatta teknolojinin insana kattığı hız, köy hayatının ağır aksak ilerleyen zamanıyla kıyaslandığında çok sıkıcı bile gözükebilir. Ancak yaşamdan zevk almasını bilen, küçük hobilerle yaşamanı zenginleştirebilmiş insan için bu durumu tersine çevirmek hiç de zor olmasa gerek.

    Bir kere şehrin stresi yoktur köyde. Kimsenin bir yere yetişmeye çalışmadığı köyde doğal olarak telaş da yoktur. Kornaya basan sinirli insanlar, tıkanmış trafik, dolu otobüsler ve gürültü… Bunların hiçbirini köyde bulamazsınız.
    
    Sadece bu stres unsurlarından arınmanız bile başlı başına bir yaşam sevinci sayılabilecekken bunun yanına bir de tertemiz doğasını, rengârenk çiçekleri, yeşilin bin bir türünü, kuş cıvıltılarını, köpek havlamalarını, içinize çektiğiniz mis gibi köy havasını ekleyin. Nasıl? Şimdiden oralarda olmak istemediniz mi?

    Ama köy hayatının avantajları bu kadarla sınırlı değil. Şehirde yediğimiz ve ne olduğunu bilmediğimiz onlarca yiyecekten de kurtuldunuz. Ünlü hamburger zincirlerinde yediğiniz o bol kalorili sağlıksız hamburgerler şöyle dursun semt pazarından aldığınız sebze ve meyvenin sağlıklı yetiştirildiğinden emin misiniz? Ya da süper marketlerden aldığınız katkı maddeli bir sürü sanayi ürününün sağlınızı hangi hızda bozduğunun farkında mısınız? Stresin hayatımızdan aldığı yıllara bir de sağlıksız beslenmenin çaldığı yılları ekleyin. Zaten mutsuzlukla sürdürdüğünüz hayatınızın bir de kısaldığı gerçeğine daha ne kadar gözlerimizi kapatabiliriz ki?

    Tüm bunların yanında hayalini kurduğunuz köy bir de deniz havasını kokluyorsa işte size ölümsüzlüğün sırrı.

    Şimdilerde biz şehirlilere hayal gibi gelen bu hayat pek uzağımızda değil. Ama elde ettiklerini elinin tersiyle bir kenara itme cesaretini gösterebilirsek. 

    Nasıldı o meşhur şarkı?

    “Orda bir köy var uzakta / Gitmesek de, görmesek de / O köy bizim köyümüzdür."

Gitmeden bile sahiplendiğimiz köylerimizde  bir de yaşadığımızı düşünsenize. İşte o zaman gerçekten de bizim olmaz mı köylerimiz?

Category:

[ ÖDEV ] Türkçe


2 Adet World Dosyasında Olan : 
1-) KONU-ANA FİKİR+YARDIMCI FİKİR.docx' in İçindekiler Deftere Yazılacak.
2-)DENEME .docx 'in İçindekiler Deftere Yazılacak.


1 Adet Power Point Dosyası Olan : 
1-) Planlı Kompozisyon Yazma.ppt ' nın 8 Sayfası Deftere Yazılacak Ve Tamamen Okunacak...

ONUR ÇAYANLAR .
YASİN EVRAN


http://www.mediafire.com/?l8f4c76s6hk7bqe

Category:

KONU - ANA FİKİR - YARDIMCI FİKİRLE





   Sevgili arkadaşlar. Türkçe dersinde kullanacağımız ders notlarını elimden geldiğince güncelleyerek buradan yayınlayacağım. sizden istediğim burada yayınlanan notları temiz bir şekilde defterinize geçirmeniz.
   Bunun yanında derste kullanacağımız slaytları da buradan paylaşarak konu tekrarlarını daha sağlıklı bir şekilde yapmanızı sağlamak istiyorum. Bu sayfadan kimi zaman kendi hazırladığım slaytları; kimi zaman da kaynak belirterek, başka öğretmen arkadaşlarımın hazırladığı slaytları sizlerle paylaşacağım.
   Umarım hepinizin faydalanabildiği bir yayın hayatımız olur. İlk haftanın konusu YAZI. Yazıda, ana fikir, konu ve yardımcı fikir bulmanızı kolaylaştıracak bir ders notuyla başlıyoruz. Hemen ardından planlı kompozisyon yazmanıza yardımcı olacak bir slayt ekleyerek ödevlendirmeyi bitireceğim.
   Şimdilik aşağıdaki ders notunu temiz ve özenli bir şekilde Türkçe defterine geçirebilirsiniz. 

SEVDİĞİMİZ DOĞA
         "Kime sorsam "doğayı seviyorum" der. Doğa sevilmez mi? Gördüğüm kadarıyla insanların doğa sevgisinden anladığı çoğu zaman yeşillik alanlarda oturmak, top oynamak, mangal yakıp et yemektir. Üstelik arkalarında bir yığın çöp bırakarak.
         Doğa ne demektir? Doğa insan demek, yeşil demek, hayvan demek, toprak, hava, su demek.Bunlardan bir tanesini bile sevmemek doğayı sevmemek anlamına gelir. Peki, sevmek ne demektir? Sevmek emek vermek, sorumluluk hissetmektir. Birlikte olduğunda mutlu olmaktır.
         Bu anlamda doğayı sevdiğimizi söylüyorsak ona emek vermeli, sorumluluk hissetmeli ve onu korumak için elimizden geleni yapmalıyız."
         
ANA FİKİR:  Yazının bir iletişim aracı olduğunu daha önceki derslerimizde tartışmıştık. İletişimin amacı ise içimizdeki bir mesajı başka birisine iletmektir. Bu çerçevede her yazı bir mesaj içermektedir. İşte yazının içerdiği bu mesaja "ana fikir" denir. Ana fikir cümlesinin bulunması için okuduğumuz yazıya "Bu parçada verilen mesaj nedir? Benim bu yazıdan çıkardığım sonuç nedir?" sorularını sormamız gerekir.
         Ana fikir cümlelerinin bir yargı içermesi gerekir. Yani cümleyi söylediğimizde bu yazının mesajını net bir şekilde görebilmeliyiz..

         
ANA FİKİR CÜMLESİNE ÖRNEK: Yukarıdaki yazıya "Bu parçanın bize verdiği mesaj nedir?" sorusunu sorarsak "İçerisinde yaşadığımız doğayı sevmeli ve onu korumalıyız."diyebiliriz. Bu cümle bir yargı içermektedir. Bu yazıyı okuduktan sonra yapmamız gerekeni bize açıkça göstermektedir. "yazar bu yazıyı bizim doğayı sevip onu korumamız için yazmıştır." diyebiliriz.
         
KONU: konu ise bir yazının neden bahsettiğini bize gösterir. Konu cümlesi yargı içermek zoruna değildir. "Bu yazıda ne anlatılıyor? Bu yazıda neyden bahsediliyor?" sorularının cevabı, bize yazının konusunu verir.
         
KONU CÜMLESİNE ÖRNEK: Gene yukarıdaki yazıya "Bu parçada ne anlatılıyor" sorusunu sorduğumuzda, cevaben "Doğa Sevgisi" anlatılıyor diyebiliriz. İşte bu yazının konusu da "doğa sevgisi"dir.
         
YARDIMCI FİKİRLER: Ana fikri destekleyen, tamamlayan; ana düşüncenin açıklanmasını sağlayan, konuyu geliştiren düşüncelerdir.Bir düşünce yazısı planlanırken ana fikre ulaşmak amacıyla yardımcı fikirler belirlenir. Bu yardımcı fikirlerin her biri en az bir paragrafta işlenir. Yardımcı fikirlerin bir araya gelmesiyle de ortaya ana fikir çıkar. Öyleyse yardımcı fikirleri ana fikre ulaşmak için kullanılan ve ana fikir kadar baskın olmayan fikirler olarak da tanımlayabiliriz. Yardımcı fikirleri bulmak için her paragraftaki düşünceler tek tek incelenmeli ve bir kenara not alınmalıdır. Bu paragraflardan çıkardığımız düşünceler çoğunlukla okuduğumuz metnin yardımcı fikrini oluşturur.

Category:

Archive

Populer Post

Kaynak: http://bloggereklentileri.blogspot.com/2012/06/sayacl-sosyal-takip-butonlar.html#ixzz28joYCCvC

footer widget

footer widget

Recent Post

Pages

Followers

30 Aralık 2012 Pazar

Cümlenin Temel Öğeleri.

Evet arkadaşlar,
Ben Yasin Evran olarak bugün size Türkçe Dersi : Cümlenin Temel Öğeleri adlı slaytımızı paylaşıcagım.

İNDİRME Linki : 

http://www.filedropper.com/cmlenneleryeni


Ulaşım : www.facebook.com/Yasin.Evran44
Msn : infinity_ward09@hotmail.com


ßyHaCKeR

8 Ekim 2012 Pazartesi

[Konu Anlatım] Fiilimsiler - Eylemsiler, Çeşitleri Ve Fiilimsilerin Özellikleri


Eylemleri “zarf, ad, sıfat” olarak kullanmamıza yararlar.
Eylemlerin kullanılış alanlarını genişletirler.
Eylemlere getirilen bir takım eklerle yapılır.
Eylemden türemeleri şarttır.
Eylem kökenli olmasına karşın ad, önad, belirteç gibi kullanılan sözcüklerdir.
Kullanıldıkları cümlelerde birer yan cümlecik oluştururlar.
Kişi kavramı yoktur. Bu yüzden eylem gibi çekimlenemezler.

    İSİM/AD-FİİL(EYLEMLİKLER/MASTAR)
Eylemin adıdır.
Eylemleri ad olarak kullanabilmemizi sağlarlar.
Yarı ad yarı eylemdirler.
“ma-ış-mak” ekleriyle adlaştırılırlar.
    Örn:
                Bu gid iyi değil.
                Yürümek insanları dinlendirebilir.
                Çok yemek iyi değildir.
                Dipteki ölülerin fısıl fısıl konuşmalarını dinledim.

*Uyarı: Eylemi olumsuz yapan “-me, -ma” ile eylemi adlaştıran “-me, -ma” karıştırılmamalı. Bunu cümledeki kullanılışına ve vurgusuna bakarak anlayabiliriz.
    Örn:
                Onu okuma demedim ki… (olumsuz)
                Vurgulu okuma her zaman güzeldir. (eylemlik)

    SIFAT-FİİL(ORTAÇ)
Eylemleri önad olarak kullanabilmemizi sağlayan eklerle oluşturulur.
Yarı sıfat yarı eylemdirler.
“an-ası-mez-ar-dik-ecek-miş” eklerinin eyleme getirilmesiyle oluşur.
    Örn:
                Bize bakan adam bu adam değil.
                Öpülesi elleri var.
                Saygı göstermez kişilerden uzak durmalı.
                Koşar adım yürüyün.
                Tanıdık insanlarla gezerdi.
                Onu doyuracak parası kalmadı.
                Çürümüş meyveyi satmazdı.

Uyarı: “r, ecek, dık, mış” ekleri cümle kurallı cümlede cümlenin yüklemi oluyorlarsa zaman eki olarak kullanılmışlardır.
    Örn:
                O da kitap okur.
                Ahmet, yarın gelecek.
                Onları biz de tanıdık.
                O da bu ülkeyi görmüş.
        Eğer bir adın önüne gelerek adın özelliğini veriyorlarsa ortaçtırlar.
    Örn:
                Okur insanlar arasında kaldık.
                Gelecek adamları salona alın.
                Tanıdık yüzlerle karşılaştık.
                Görmüş insanlardan zarar gelmez.

    BAĞ-FİİL(ZARF-FİİL/ULAÇ)
Eylemleri zarf/belirteç olarak kullanabilmemizi sağlayan eklerle oluşturulur.
*Yüklemi zaman ve durum yönünden etkileyen sözcüklerdir.
Yarı zarf yarı eylem olan sözcüklerdir.
*Çok çeşitli ekleri vardır. Bu kadar eki akılda tutmak yerine:
    1.   zarfları bulmak için eyleme sorular sormalı,
    2. sorunun yanıtı olan zarfın eylemden türeyip türemediğine bakılmalı.
    Örn:
                Buğday başak verince, orak pahaya çıkar.
                Sen gelmeden işleri bitirdi.
                Konuşa konuşa yanımızdan geçtiler.
                Konuşarak yanımızdan geçtiler.
                Bile bile yalanına inandı.
                Sen giderken biz geliyorduk.
                Güldükçe gülesi artıyordu.
                O evden ayrılalı üç yıl oldu. (başlangıç
                Bu kitabı okuyalı düşüncesi değişti.zamanı)
                Öğretmen eylemsiler konusunu anlatıp bitirdi. Öğrencilere dönereksorunuz var mı dedi.

[Konu Anlatım] ANlatım Bozuklukları Ve Özellikleri.


ANLATIM BOZUKLUKLARI VE ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIM

KONUYA BAŞLAMADAN ÖNCE!!!:
Anlatım Bozuklukları Konusunda başarılı olmak için bu konuyla ilgili çözebildiğimiz kadar soru çözmek en iyisi……….

Dilin en önemli görevi onu kullanan insanlar arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. Söylenmek istenen her şey; açık, yalın ve anlaşılır biçimde dile getirilmelidir. İyi bir cümlede kelimeler yerli yerinde kullanılmalı, gereksiz kelimelere yer verilmemeli, anlatılmak istenenin dışında bir anlam çıkarılmasına mahal verilmemelidir. Eğer konuşmada ve yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yoksa ortada bir anlatım bozukluğu var demektir. Günlük konuşmalarımızda hâliyle anlatım bozuklukları yapılacaktır. Bunlar toplumdaki yerimize ve aldığımız eğitime bakılarak hoş görülür ya da görülmez. Ama yazılı anlatımda bu bozukluklar asla affedilemez. Çünkü yazı dili kültür dilidir. Kültür, bu ifade sayesinde kalıcılaşır. Eğer bu ifadede de bozukluklara yer verilirse insanlar arasında hem anlaşma eksikliği ortaya çıkar hem de farklı anlaşma yolları bulunur: “…dermişim”, “…falan”, “…yok böyle bir şey”, “Kolum iptal oldu” vb.

Konuyla ilgili olarak Feyza Hepçilingirler’in Türkçe “Off” ve Dedim: “Ah” adlı kitaplarını tavsiye ederim.

Şimdi en çok karşılaştığımız anlatım bozukluklarını başlıklar hâlinde ve örneklerle görelim:

Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması
Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.

Anlamı zaten diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması
Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.
Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.
Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.
Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.

Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.
Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.
Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.
Küçük kızın saçları hayli büyümüş.
Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.
Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.
Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur.
Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.
Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu.
Elindeki bıçağı vücuduna batırmış.
Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur.
Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?

Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması.
Kesinlikle yarın gelebilirler.
Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı
Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.

Eklerin yanlış kullanımı
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.
Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.
Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.
Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan çocuklardır.
Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.

Özne-yüklem uyumsuzluğu: Farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanması.
Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.      
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.
Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.              
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.

Nesne-yüklem uyumsuzluğu: Nesne eksikliği
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.
Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?
Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.
Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.

Tümleç yanlışları
Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.
Duvarları kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?

Düşünme ve mantık hataları
Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.
Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.
Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.
Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.

Fiilin veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması
Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.
Bazı yiyecekler sağlı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.
Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
Ekşiyi az, acıyı ise hiç sevmezdi.
Gerekli yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.
Çorbaya biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.
Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.
Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Çok az veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.

Tamlama yanlışları
Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.
Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.
Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.
Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.
Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.
Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.

Kelimelerin yanlış yerde kullanılması
Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.
İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.
İzinsiz inşaata girilmez.

Birleşik cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk
Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.
Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.
Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.

30 Eylül 2012 Pazar

O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ MÜ ?


Planlı Yazma derslerinin sonunda size ödev olarak verdiğim "köy hayatı" konulu kompozisyonu ben de yazmayı denedim. Mümkün olduğunca size anlattığım kurallara sadık kalarak yazmaya çalıştığım kompozisyonu örnek olması için buraya ekliyorum. Bu yazıyı dikkatlice okuyarak kendi yazdığınız kompozisyonlarla kıyaslayınız. İyi okumalar.

O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ MÜ?

    En son ne zaman bir köye gittiğimi hatırlamıyorum. Ama şehrin kalabalıklarının üzerime üzerime geldiği şu günlerde dingin bir köy hayatını özlemiyor değilim.
    
    Teknolojiye bağımlı hale gelmiş insan için köy hayatı ilk bakışta pek iç açıcı gelmeyebilir. Hatta teknolojinin insana kattığı hız, köy hayatının ağır aksak ilerleyen zamanıyla kıyaslandığında çok sıkıcı bile gözükebilir. Ancak yaşamdan zevk almasını bilen, küçük hobilerle yaşamanı zenginleştirebilmiş insan için bu durumu tersine çevirmek hiç de zor olmasa gerek.

    Bir kere şehrin stresi yoktur köyde. Kimsenin bir yere yetişmeye çalışmadığı köyde doğal olarak telaş da yoktur. Kornaya basan sinirli insanlar, tıkanmış trafik, dolu otobüsler ve gürültü… Bunların hiçbirini köyde bulamazsınız.
    
    Sadece bu stres unsurlarından arınmanız bile başlı başına bir yaşam sevinci sayılabilecekken bunun yanına bir de tertemiz doğasını, rengârenk çiçekleri, yeşilin bin bir türünü, kuş cıvıltılarını, köpek havlamalarını, içinize çektiğiniz mis gibi köy havasını ekleyin. Nasıl? Şimdiden oralarda olmak istemediniz mi?

    Ama köy hayatının avantajları bu kadarla sınırlı değil. Şehirde yediğimiz ve ne olduğunu bilmediğimiz onlarca yiyecekten de kurtuldunuz. Ünlü hamburger zincirlerinde yediğiniz o bol kalorili sağlıksız hamburgerler şöyle dursun semt pazarından aldığınız sebze ve meyvenin sağlıklı yetiştirildiğinden emin misiniz? Ya da süper marketlerden aldığınız katkı maddeli bir sürü sanayi ürününün sağlınızı hangi hızda bozduğunun farkında mısınız? Stresin hayatımızdan aldığı yıllara bir de sağlıksız beslenmenin çaldığı yılları ekleyin. Zaten mutsuzlukla sürdürdüğünüz hayatınızın bir de kısaldığı gerçeğine daha ne kadar gözlerimizi kapatabiliriz ki?

    Tüm bunların yanında hayalini kurduğunuz köy bir de deniz havasını kokluyorsa işte size ölümsüzlüğün sırrı.

    Şimdilerde biz şehirlilere hayal gibi gelen bu hayat pek uzağımızda değil. Ama elde ettiklerini elinin tersiyle bir kenara itme cesaretini gösterebilirsek. 

    Nasıldı o meşhur şarkı?

    “Orda bir köy var uzakta / Gitmesek de, görmesek de / O köy bizim köyümüzdür."

Gitmeden bile sahiplendiğimiz köylerimizde  bir de yaşadığımızı düşünsenize. İşte o zaman gerçekten de bizim olmaz mı köylerimiz?

18 Eylül 2012 Salı

[ ÖDEV ] Türkçe


2 Adet World Dosyasında Olan : 
1-) KONU-ANA FİKİR+YARDIMCI FİKİR.docx' in İçindekiler Deftere Yazılacak.
2-)DENEME .docx 'in İçindekiler Deftere Yazılacak.


1 Adet Power Point Dosyası Olan : 
1-) Planlı Kompozisyon Yazma.ppt ' nın 8 Sayfası Deftere Yazılacak Ve Tamamen Okunacak...

ONUR ÇAYANLAR .
YASİN EVRAN


http://www.mediafire.com/?l8f4c76s6hk7bqe

KONU - ANA FİKİR - YARDIMCI FİKİRLE





   Sevgili arkadaşlar. Türkçe dersinde kullanacağımız ders notlarını elimden geldiğince güncelleyerek buradan yayınlayacağım. sizden istediğim burada yayınlanan notları temiz bir şekilde defterinize geçirmeniz.
   Bunun yanında derste kullanacağımız slaytları da buradan paylaşarak konu tekrarlarını daha sağlıklı bir şekilde yapmanızı sağlamak istiyorum. Bu sayfadan kimi zaman kendi hazırladığım slaytları; kimi zaman da kaynak belirterek, başka öğretmen arkadaşlarımın hazırladığı slaytları sizlerle paylaşacağım.
   Umarım hepinizin faydalanabildiği bir yayın hayatımız olur. İlk haftanın konusu YAZI. Yazıda, ana fikir, konu ve yardımcı fikir bulmanızı kolaylaştıracak bir ders notuyla başlıyoruz. Hemen ardından planlı kompozisyon yazmanıza yardımcı olacak bir slayt ekleyerek ödevlendirmeyi bitireceğim.
   Şimdilik aşağıdaki ders notunu temiz ve özenli bir şekilde Türkçe defterine geçirebilirsiniz. 

SEVDİĞİMİZ DOĞA
         "Kime sorsam "doğayı seviyorum" der. Doğa sevilmez mi? Gördüğüm kadarıyla insanların doğa sevgisinden anladığı çoğu zaman yeşillik alanlarda oturmak, top oynamak, mangal yakıp et yemektir. Üstelik arkalarında bir yığın çöp bırakarak.
         Doğa ne demektir? Doğa insan demek, yeşil demek, hayvan demek, toprak, hava, su demek.Bunlardan bir tanesini bile sevmemek doğayı sevmemek anlamına gelir. Peki, sevmek ne demektir? Sevmek emek vermek, sorumluluk hissetmektir. Birlikte olduğunda mutlu olmaktır.
         Bu anlamda doğayı sevdiğimizi söylüyorsak ona emek vermeli, sorumluluk hissetmeli ve onu korumak için elimizden geleni yapmalıyız."
         
ANA FİKİR:  Yazının bir iletişim aracı olduğunu daha önceki derslerimizde tartışmıştık. İletişimin amacı ise içimizdeki bir mesajı başka birisine iletmektir. Bu çerçevede her yazı bir mesaj içermektedir. İşte yazının içerdiği bu mesaja "ana fikir" denir. Ana fikir cümlesinin bulunması için okuduğumuz yazıya "Bu parçada verilen mesaj nedir? Benim bu yazıdan çıkardığım sonuç nedir?" sorularını sormamız gerekir.
         Ana fikir cümlelerinin bir yargı içermesi gerekir. Yani cümleyi söylediğimizde bu yazının mesajını net bir şekilde görebilmeliyiz..

         
ANA FİKİR CÜMLESİNE ÖRNEK: Yukarıdaki yazıya "Bu parçanın bize verdiği mesaj nedir?" sorusunu sorarsak "İçerisinde yaşadığımız doğayı sevmeli ve onu korumalıyız."diyebiliriz. Bu cümle bir yargı içermektedir. Bu yazıyı okuduktan sonra yapmamız gerekeni bize açıkça göstermektedir. "yazar bu yazıyı bizim doğayı sevip onu korumamız için yazmıştır." diyebiliriz.
         
KONU: konu ise bir yazının neden bahsettiğini bize gösterir. Konu cümlesi yargı içermek zoruna değildir. "Bu yazıda ne anlatılıyor? Bu yazıda neyden bahsediliyor?" sorularının cevabı, bize yazının konusunu verir.
         
KONU CÜMLESİNE ÖRNEK: Gene yukarıdaki yazıya "Bu parçada ne anlatılıyor" sorusunu sorduğumuzda, cevaben "Doğa Sevgisi" anlatılıyor diyebiliriz. İşte bu yazının konusu da "doğa sevgisi"dir.
         
YARDIMCI FİKİRLER: Ana fikri destekleyen, tamamlayan; ana düşüncenin açıklanmasını sağlayan, konuyu geliştiren düşüncelerdir.Bir düşünce yazısı planlanırken ana fikre ulaşmak amacıyla yardımcı fikirler belirlenir. Bu yardımcı fikirlerin her biri en az bir paragrafta işlenir. Yardımcı fikirlerin bir araya gelmesiyle de ortaya ana fikir çıkar. Öyleyse yardımcı fikirleri ana fikre ulaşmak için kullanılan ve ana fikir kadar baskın olmayan fikirler olarak da tanımlayabiliriz. Yardımcı fikirleri bulmak için her paragraftaki düşünceler tek tek incelenmeli ve bir kenara not alınmalıdır. Bu paragraflardan çıkardığımız düşünceler çoğunlukla okuduğumuz metnin yardımcı fikrini oluşturur.